Progentr | Kişisel Blog...

Reklam Alanı
beceri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beceri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HIZLI OKUMA TEKNIKLERI

Bilginin hızla çoğaldığı çağımızda hızlı okuma tekniklerini öğrenmek neredeyse zorunlu bir hale gelmiştir. Hızlı okuma tekniklerini öğrenmek ve kullanmak yazılı materyalleri hem daha hızlı okumanızı, hem de daha fazla anlamanızı sağlamaktadır.
Her okumanın kritik noktası, okumadan önce okuyacağınız materyalden hangi bilgileri almak istediğinizi bilmekten geçer. Amacınız okuyacağınız dokümanın tartıştığı konunun sadece yapısını öğrenmekse, konuya sadece bir göz gezdirmek yeter. Tartışılan konunun tüm detaylarını algılamak istiyorsanız, bu kez parçaya bir göz gezdirmek yetmez, hiçbir şeyi atlamadan tam lineer okuma yapmalısınız.
Hızlı okuma tekniklerini öğrenmek ister göz gezdirin, ister tam lineer okuma yapın, her türlü okumada size çok önemli bir zaman kazandırmaktadır.
HIZLI OKUMAYI ENGELLEYEN TEKNİK PROBLEMLER
İlgilenmediğiniz detayları ihmal etmeyi çok iyi bilseniz de okuma stilinizdeki diğer bazı teknik problemleri çözmek okuma hızınızı ciddi şekilde artırır.
Çoğumuz ilkokul birinci sınıfta küçük çocukların tane tane okuduğu gibi okumayı öğrendik. Ancak bir yetişkin veya daha ileri seviyede bir öğrenci olarak şimdi aynı şekilde okumuyoruz. Şu anda bu makaleyi okurken göz kaslarınızın nasıl hareket ettiğini bir düşünün. Gözünüz önce bir grup kelimeyi görüyor ve okuyor, daha sonra diğer bir kelime grubuna geçiyor ve işlem böyle devam edip gidiyor. Yani her defasında kelimeleri blok blok okuyorsunuz. Kelimeleri tek tek okumuyorsunuz. Hatta mutemelen sürekli ileriye doğru kelime bloklarına doğru devam etmiyorsunuz. Tam olarak anlamadığınızı düşündüğünüz kelime bloklarına zaman zaman geri dönüp onları tekrar okuyorsunuz.
Hızlı okuma tekniklerini iyi öğrenmiş bir okuyucu her bir blokta daha çok sayıda kelime okumaktadır. Her bir bloğu çok hızlı algılamakta ve hemen bir sonraki okuma bloğuna geçmektedir. Usta bir hızlı okuyucu çok nadiren geri dönüş yaparak aynı yeri iki kere okur. Bu şekilde okumak gözün yapacağı iş yükünü önemli ölçüde azaltır. Tabi bu durum aynı süre içinde algılanan bilgi miktarını da önemli ölçüde artırır.
Hızlı okuma tekniklerini bilmeyen bir okuyucu bataklığa saplanmış gibidir. Küçük kelime bloklarını okumak için çok zaman harcar. Çok sık olarak geriye dönerek okuduğu yerleri bir kere daha okur. Tabi bu durum okumanın akıcılığını negatif etkileyerek, kişinin anlama oranına da olumsuz etki yapar. Detaylar içinde kendini kaybeder ve yazının anlattığı yapıyı tam olarak kavrayamaz. Konsantrasyonu bozulur. Ayrıca bu şekilde düzensiz olarak giden göz hareketleri göz kaslarının daha fazla yorulmasına sebep olur. İşte bu negatif etkilerden dolayı yavaş okuyucu okumayı sevmeme gibi bir alışkanlık da geliştirir.
HIZLI OKUMA TEKNİKLERİ HIZLI OKUMAYI NASIL SAĞLAR
Hızlı okuma teknikleri hızlı okumayı sağlamak için şu becerileri geliştirmeye çalışır;
1-) Her bir kelime bloğu içinde okunan kelime sayısını artırmaya çalışır (görme açısının genişletilmesi).
2-) Her bir okuma bloğunun okunma süresini azaltmaya çalışır (görsel algılama ve beynin algılama hızının artırılması).
3-) Okunan blokların kayıpsız olarak beyne yerleştirilmesini hedefler (beynin hafızaya yerleştirme ve hatırlama becerilerinin geliştirilmesi).
4-) Yukarıda belirtilen maddelerin sonucu olarak geri dönüşlerin ve takrarlı okumaların minimuma indirilmesi (konsantrasyonun artırılarak anlama oranının yükseltilmesi).
Hızlı okuma tekniklerini öğrettiğini iddia eden çoğu eğitim bu maddelerden sadece birincisine yüklenir. Esasen tek başına bu işlem hızlı okumayı sağlayamaz. Çünkü beynin hızlı bir şekilde algılamasını, öğrenilen bilgilerin hafızaya yerleştirilmesini ve gerektiğinde hatırlanmasını sağlayacak teknik ve uygulamaların yapılması göz açılarının genişletilmesinden çok daha önemlidir. Dördüncü maddede belirtilen geriye dönüşlerin çoğunun temel nedeni de ikinci ve üçüncü maddelerde belirtilen beyin fonksiyonlarının bilinçli olarak kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.
Bir veya iki günde hızlı okuma tekniklerini öğrettiğini iddia eden kurslar da vardır. Ancak bu kadar kısa bir zamanda hızlı okumanın sağlanması ve anlama oranının artırılması mümkün değildir. Bazı hızlı okuma kursları da sadece okuma hızını artırmakta, anlama oranı ile hiç ilgilenmemektedir. Unutmayın, anlama oranını da birlikte artıramayan bir hızlı okumanın hiçbir anlamı yoktur.
Hızlı Okuma Derneği HODER’in ve Türkiye’de hafıza ve beyin eğitiminin öncüsü olan Mega Hafıza’nın işbirliği ile düzenlenen “Mega Hızlı Okuma” eğitimleri sayesinde diğer hızlı okuma eğitimi verdiğini iddia eden gruplar da kendilerine çeki düzen vermek zorunda kalmışlardır. Düzenlenen eğitimlerde “Mega Hızlı Okuma Seti” takip edilmektedir. Bu set eğitime katılma imkanı olmayan kişilere de aynı eğitim şartlarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır. Program sanki kişiye evinde bire bir özel hızlı okuma eğitimi veriliyormuş gibi düzenlenmiştir. Hızlı okuma kurslarıyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için aşağıdaki linke tıklayınız.
Ayrıca 2007 yılından bu yana her yıl Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonası yapılarak “Türkiye’nin Hızlı Okuma Şampiyonları” da ilan edilmektedir. Yarışmada yarışmacılara daha önce hiç görmedikleri bir okuma parçası verilmekte ve anlayark okumaları istenmektedir. Daha sonra yarışmacıların anlama oranının tespiti için kendilerine okuma parçasıyla ilgili sorular verilmektedir. Anlama oranı % 60’ın altında kalan yarışmacı değerlendirmeye tabi tutulmamaktadır. Yani yarışmada ön şart anlama oranının minimum % 60 olmasıdır. Bu arada yarışma puanı kişinin dakikada okuma hızının anlama oranıyla çarpılmasıyla elde edilmktedir. Yani yarışmayı kazanmak için hem okuma hızının, hem de anlama oranının birlikte iyi olması gerekmektedir.
Hızlı Okuma Yarışmaları Memoriad Dünya Hafıza Olimpiyatları Yürütme kurulu nezaretinde yapılmaktadır. 2009 yılı Eylül ayında düzenlenen yarışmalarda yarışmaya Samsun’dan katılan Mehmet Çamlıbel 678 kelime/dakikalık okuma hızıyla Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonu olmuştur.
Daha bir yıl önce yavaş bir okuyucu olan ve düşük bir anlama oranıyla okuyan Mehmet Çamlıbel’in nasıl şampiyon olduğunun detayını öğrenmek için aşağıdaki “HIZLI OKUMA TEKNİKLERİ VE BİR ŞAMPİYON” başlıklı makaleyi okumanızı tavsiye ediyorum.
HIZLI OKUMA TEKNİKLERİ VE BİR ŞAMPİYON
İlginç bir tesadüf olarak 2007 ve 2008 yılları Türkiye Hafıza Şampiyonları Mega Hızlı Okuma programlarından yetişmiş kişilerdi. Bu şampiyonların diğer dikkat çeken özellikleri ise taşradan Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılan kurslarımıza katılmış olmalarıydı. Yani üç hafta boyunca altı kere haftanın belli günlerinde 3 saatlik eğitim dilimleri için yaklaşık 10 saat (5 saat geliş, beş saat dönüş) otobüs yolculuğu yapmışlardı. Özet olarak azimli ve çalışkan kişilerdi. Onların başarısı için de geçen yıl bir yazı yazmıştım. Henüz okumadıysanız 2007 ve 2008 Hızlı Okuma Şampiyonları için yazdığım makaleye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
2009 yılı Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonu Mehmet Çamlıbel’in de onlardan farkı yok. O da 7-24 Temmuz 2008 tarihleri arasında Ankara’da düzenlediğimiz Mega Hızlı Okuma eğitimimize katılmıştı. Eğitim olduğu günler Ankara’ya Samsun’dan otobüsle gidip geliyordu. Kendisi halen Samsun’da sınıf öğretmeni olarak görev yapıyor.
Mehmet Çamlıbel eğitime başladığında okuma hızı dakikada 161 kelime iken, anlama oranı da yaklaşık % 40’lar civarındaydı. Bu gerçekten düşük bir skordu. Ancak azim herşeyi çözüyor. Eğitimlerde kendisi çok düzenli idi. Verilen egzersizleri harfiyen uygulayıp bir sonraki derse geliyordu. Ve çok geçmedi yaklaşık bir yıl sonra Memoriad tescilli Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonu oldu.
Mehmet Çamlıbel’i takdir ettğimi söylemeliyim. Onun azminin ve kısa sürede ilerlemesinin diğer insanlara ilham vereceğini düşünüyorum. Bu arada hızlı okumaya ilgi duyan diğer insanlara örnek olması açısından onun eğitim sırasındaki okuma hızı ve anlama oranı gelişmesi aşağıda grafik olarak sunulmuştur.
Yukarıdaki grafik okuma hızıın artmasının anlamayı negatif etkilemediği, aksine konsantrasyonu artırarak anlama oranını da yükselttiğini onaylar vaziyette. Eğitime 161 kelime/dakika okuma hızı ve % 40 anlama oranıyla başlayan Mehmet Çamlıbel eğitimin sonunda 635 kelime/dakikalık okuma hızına ve % 87’lik anlama oranına ulaşmıştı.
Memoriad™ Başkanı Melik Duyar Mehmet Çamlıbel’e sertifikasını verirken
Yarışma ortamı her zaman stress yaratır ve kişi yarışmada genel olarak gerçek okuma hızına ve anlama oranına göre % 10 - 15 daha aşağı değerlere ulaşır. Yarışmayı 678 kelime/dakika hız ve % 60’lık anlama oranıyla kazanan Mehmet Çamlıbel’in esas hızının ve anlama oranının gerçekte bu değerlerden % 10 – 15 daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu arada geçen yıl Hızlı Okuma sıralamasında 5. olan Polis Akademisi öğrencisi Servet Özkurt’un bu yıl 2. sıraya yükselmesinin iyi bir sıçrama olduğunu söylemeliyim. Geçen yılın 3.sü Mustafa Cumhur Kafes bu yıl da yine üçüncülükte kaldı. 2009 yılı Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonalarında derece alan diğer kişilerin okuma hızları, anlama oranları ve yarışma puanları da aşağıdaki tabloda verilmiştir.
2009 YILI TÜRKİYE HIZLI OKUMA ŞAMPİYONASI SONUÇLARI
AD, SOYAD OH (k/d)* AO (%)* PUAN
1. Mehmet ÇAMLIBEL 678 60 407
2. Servet ÖZKURT 609 65 396
3. Mustafa Cumhur KAFES 634 60 380
4. Ahmet Fuat MUSTAK 1131 35 0
5. İslam KILIÇ 530 45 0
6. Eren KORKMAZ 567 40 0
7. Mücahit AKÖZ 383 55 0
8. Seçkin ALTINEL 411 50 0
9. Khatanbaatar KHANDSUREN 466 40 0
10. Hakan YILDIRIM 414 35 0
11. Dinçer ÖZDEMİR 250 50 0
12. Dolunay CAN 319 35 0
(*) OH (k/d) : Okuma Hızı (Kelime/Dakika)
(*) AO (%) : Anlama Oranı Yüzdesi
Not : Kurallar gereği anlama oranı %60'ın altında kalan yarışmacılara puan verilmemektedir.
Yarışma puanları kişinin dakikadaki okuma hızının anlama oranıyla çarpılmasıyla elde edilmektedir. Ayrıca, hızlı okuma yarışmasının genel kuralı olarak, anlama oranı % 60'dan daha düşük olan yarışmacılara yarışma puanı olarak "sıfır" verilmektedir. Çünkü anlama oranı düşük olan bir hızlı okumanın hiçbir faydası yoktur. Bunun yanında okuma hızı dakikada 250'den daha düşük olan yarışmacılar yavaş okuyucu olarak kabul edildiği için, anlama oranları % 60’ın üzerinde olsa dahi onlara da yarışma puanı olarak sıfır verilmektedir.
2009 Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonları ve MemoriadTM Başkanı Melik Duyar
İçinde çok sayıda yabancı isim ve kelimenin olmasından dolayı bu yıl verilen okuma parçasının daha önceki yılların okuma parçasına göre daha zor olduğunu söyleyebilrim. Bu anlamda 2009 yılının madalyalarının daha önceki yıllarınkine göre daha değerli olduğunu söylemek de mümkün.
Yarışmada derece alanların sadece okuma hızları göz önüne alınarak sıralama yapılırsa durum şu şekilde görülüyor;
TÜRKİYE HIZLI OKUMA ŞAMPİYONASI OKUMA HIZI SIRALAMASI
Sıra
No
ADI ve SOYADI
OKUMA HIZI
(Kelime / Dakika)
YARIŞMA YILI
1 Mehmet ÇAMLIBEL 678 2009
2 CAHİT ŞİMŞEK 678 2008
3 KHATANBAATAR KHANDSUREN 669 2008
4 MUSTAFA CUMHUR KAFES 665 2008
5 SERVET ÖZKURT 609 2009
6 DAVUT TIKIZ 487 2007
7 SEÇKİN ALTINEL 464 2008
8 HAVVA GÜL ATAY 446 2007
9 DOLUNAY CAN 406 2008
10 HÜSEYİN AVNİ ŞATAF 272 2007
Ancak genel sıralamayı okuma hızlarından çok anlama oranları da işin içine katılarak hesaplanan yarışma puanları belirliyor. 2007’den 2012 yılına kadar elde edilen tüm skorlar hesaba katıldığında Türkiye Hızlı Okuma dereceleri şu anda aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır;
TÜRKİYE HIZLI OKUMA ŞAMPİYONASI GENEL SIRALAMASI
Sıra
No
ADI ve SOYADI
OKUMA HIZI
(Kelime / Dakika)
ANLAMA ORANI
( % )
YARIŞMA PUANI-YIL
1 CAHİT ŞİMŞEK 678 67 454 - 2008
2 KHATANBAATAR KHANDSUREN 669 67 448 - 2008
3 MUSTAFA CUMHUR KAFES 665 67 446 - 2008
DİLAVER EKERBİÇER 551 75 413 - 2012
5 Mehmet ÇAMLIBEL 678 60 407 - 2009
6 ZÜMRÜT NESRİN TAŞYÜREK 534 75 400 - 2012
7 SERVET ÖZKURT 609 65 396 - 2009
8 ZEHRA NAZLI ULUBAŞOĞLU 546 70 382 - 2012
9 HAVVA GÜL ATAY 446 78 348 - 2007
10 ABDÜLMUTTALİP AKIN 567 60 340 - 2012
11 SEÇKİN ALTINEL 464 73  339 - 2008
12 MEHMET ALTUNPINAR 543 60 326 - 2012
13 AYDIN GAZİULUSOY 392 80 314 - 2012
14 DAVUT TIKIZ 487 61 298 - 2007
15 ELVAN AKGÜN 394 70 276 - 2012
16 DOLUNAY CAN 406 67 272 - 2008
17 EMRAH TATAR 373 65 242 - 2012
18 HÜSEYİN AVNİ ŞATAF 272 72 196 - 2007
19 Ahmet Fuat MUSTAK 1131 35 0 - 2009
20 CANAN ÖZALANYALI 609 40 0 - 2012
21 İslam KILIÇ 530 45 0 - 2009
22 Emre KORKMAZ 567 40 0 - 2009
23 ÇETİN DENİZ 631 35 0 - 2012
24 ŞABAN İPEKER 481 45 0 - 2012
25 BATUHAN YALÇIN 434 50 0 - 2012
26 Mücahit AKÖZ 383 55 0 - 2009
27 DİNÇER ÖZDEMİR 422 45 0 - 2012
28 DURMUŞ TARIK TATLI 329 50 0 - 2009
29 MAHMURİYE UĞUR 350 45 0 - 2012
Bu arada bu yarışmaya siz katılsaydınız okuma hızınız ve anlama oranınız ne olurdu merak ediyor musunuz? Cevabınız “Evet” ise aşağıdaki linke tıklayarak hemen kendinizi test etmenizi öneriyorum. İlgili sayfadaki hızlı okuma test parçası 2009 yılında sorulan yarışma parçasının ta kendisidir.
Başarı dileklerimle...

Yalancılıgın Psikolojisi

(Dr. Charles V. Ford)

KİTABIN ADI : Yalan, Yalan, Yalan, Yalancılığın Psikolojisi
KİTABIN YAZARI : Dr.Charles V.FORD
YAYINEVİ VE ADRESİ : -
BASIM TARİHİ :1997

KİTABIN YAYIM MAKSADI

Yalan ve gerçeğe yeni bir bakış açısı geliştirilebilir. Kendini kandırmanın, inan ilişkilerini ve politik kararları nasıl etkilediğinin farkına varabilirsiniz. En önemli nokta ise, yalanı kendimizi kandırmak için nasıl kullandığımız olacaktır.


KİTABIN ÖZETİ

“Yalan”, insanlığın varoluşuyla başlayan bir gerçektir. Mazisi kutsal kitaplarda anlatılan Adem ile Havva’ nın cennetten kovulmasına kadar eskiye dayanmaktadır. O günden beri insanlar durmadan yalan söylemektedir.

Yalan söylemek, artık hayatımızda yediğimiz yemek, içtiğimiz su, cinsel ihtiyaçlarımız kadar doğal ve hatta bu ihtiyaçlarımızla iç içe geçmiş durumdadır. Peki insanlar neden yalan söylüyorlar? Yazar, kitabında bunları bir çok açıdan ele almış durumdadır. Yalan söylenen konular, yalan söylenirken içinde bulunulan psikolojik ve patalojik durumlar… Bazen tedavisi mümkün olmayan bir hastalık olarak çıkıyor karşımıza, bazen de dar ağacında yağlı ipin ucundan kurtarabiliyor insanı.
Yalancılık günümüzde bir meslek ve hatta daha da ileri, bir sanat olmuş. Teknolojik ilerlemelerin bu kadar hızlı ve yoğun yaşanması da engelleyemiyor yalanı ve yalan söylemeyi. Hatta yalan ve yalancılık çağa ayak uydurup hızla büyüyüp ve gün be gün gelişim gösteriyor. Tıpkı bir bukalemun gibi ortama, çağa, mesleğe, sanata, kısacası her şeye uyum sağlıyor.

Yalan söylemek, ille ağzımızdan çıkan kelimeler değildir. Hile yapmak, dolandırmak, kalpazanlık yapmak ve daha bir çok şeyi yapmak yalanın diğer branşları olmaktadır. Politikacılar, sanatçılar, bilim adamları kısacası tüm meslek dallarında rastlayabiliriz yalan ve yalancılara. Örneğin; kuduz aşısını Pasteur’ un bulmadığını, Toussaint adında rakibi olan bir başka veterinerin deneyleri sonucunda elde ettiği aşıyı, kendi bulmuş gibi gösterdiğini ve bunun sonucu olarak ta Toussaint’ in birkaç ay sonra, sinir krizi geçirerek öldüğünü biliyor muydunuz?. Kitapta bu ve buna benzer örneklerin her meslek dalında çoğaltılabileceği vurgulanmıştır.

Yalan, dünyanın yapılabilecek en kolay mesleği, icra edilebilecek en kolay sanatı, keşfedilebilecek en zor şeyleri kolayca keşfedebilmenin en kolay yoludur. Karşımızdaki insanın, yalan söylediğini anlasak bile, bir çoğumuz bunun doğruluğunu araştırma ihtiyacını duymuyoruz. Karşımızdakilerin duymak istediklerini onlara söylemek, onların mutluluğunu görüp karşılığında ödüllendirilmek, hepsi küçücük bir yalanın büyük eserleridir. Eğer doğruyu söylemiş olsanız başınıza gelebilecekleri asla tahmin edemezsiniz. Ama söylediğiniz yalan kariyerinizi arttırabilir, ödül almanızı sağlayabilir, maaşınızın artmasına neden olabilir.

Artık günümüzde, inkar etmenin bu kadar rahat olması, suça teşviki körüklemekte, insanların duymaktan hoşlanacakları şeylerin söylenmesi, yalanın cazibesini ve boyutunu, bir gökdelenin daima yükselen katları durumuna sokmaktadır. Git gide manevi değerlerin yozlaşması, kapitale dayalı sistemin içerisinde, insanların daha fazla para kazanma hırsı ile zamanın çoğunu çalışmaya ayırması ve kısa yoldan başarı ve zengin olma arzusu, yalan ve yalancılığın günümüzün en cazip mesleği durumuna gelmesine sebep olmaktadır.

Sabah yatağımızdan kalktığımız andan, gece yatağa girip uykuya dalmamıza kadar geçen sürede, sayısız yalan ve yalancıyla karşılaşmaktayız. Kahvaltıda yediğimiz ekmeğin gramajının eksik olmasından tutunda, televizyonda haberleri izlerken, konuşan politikacının, ekonominin mükemmel durumundan, demokrasinin tıkır tıkır işlemesinden bahsetmesine kadar hep yalan vardır.

İşine geç kalan memurun söylediği bahaneden, dersine çalışmayan öğrencinin uydurduğu klasik “akşam elektrikler kesikti, çalışamadım” bahanesinin altında yine aynı yalan vardır.

Yazarında kitabında belirttiği gibi, yalanı anlatmaya ne kitaplar yeter ne de kelimeler… Yalanın incelenmesi için, tamamen bir bilim dalının kurulması zorunluluğu artık gelmişte geçmektedir. Git gide artan yalan ve yalancılık için bir çözüm üretmek gerekmektedir.

Günümüzde yalan üzerine söylenen atasözlerinin de bir önemi kalmamış durumdadır. Örneğin “yalancının mumu yatsıya kadar yanar!” sözü artık geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Ne yazıktır ki, hala yalandan kimse ölmemektedir.

Yalancılık günümüzün mesleğidir. Eskiden dürüstlüğün her şeyin üstünde olduğu söylenirdi, şimdilerde de yine söylenen bu. Ancak, eskisi kadar artık üstünde durulmamaktadır. Ne yazık ki mesleklerin icrasında ve üretilen politikaların temelinde yatan asıl gerçek yalandır. Reklamların tabanını oluşturan da aynı yalandır. İnsanları etkilemenin temelinde de aynı yalan karşınıza çıkar. Artık karizmatik liderlerin yerini günümüzde, insanları en iyi etkileyen ve bunu yaparken de onların duymaktan hoşlanacakları şeyleri, onlara en güzel şekilde ifade edebilenler almıştır. Yani gerçek yalancılar….

Hızlı Okuma Teknikleri

Hızlı Okuma Teknikleri 



Bir resme, bir karikatüre bakariz ama bir yaziyi okuruz. Aslinda ikisi arasinda bir fark yoktur. Gözümüz şekilleri görür, beyin de değerlendirir. Ancak okumayi öğrenmeye başladiğimizdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkina varamadiğimiz bazi alişkanliklar nedeni ile okuma hizimiz, insanin sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştir.

insanlar sadece göz ve beyin arasinda olmasi gereken okuma işleminin arasina bazi lüzumsuz alişkanliklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudaklari kipirdar, kimileri ise yaziyi içinden kelime kelime okur.
 

Bütün bu kötü alişkanliklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sirasinda ağiz, dil, dudak, damak ve girtlak gibi organlarin çalişmalarina hiç gerek yoktur.
 

Yavaş okumamizin birinci nedeni gözümüzün görme alanini iyi kullanmamamiz yani okurken her kelimeye tek tek bakmamizdir. Bu şekilde normal bir satiri okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakiğinda birden fazla kelimeyi görebildiğimizden ayni uzunluktaki bir kelimeyi 2-3 göz hareketi ile okumamiz mümkündür.
 

Günümüzün baş döndürücü temposunda yavaş okuyarak zaman kaybetme lüksümüz yoktur. Örneğin 400 sayfalik bir kitapta yaklaşik 96 000 kelime vardir. Bu kitabi dakikada 150 kelime okuyan bir kişi 10 saatte, 500 kelime okuyan 3 saatte, l 000 kelime okuyabilen ise 1,5 saatte bitirebilir. Basit fakat disiplinli bir eğitimle kazanilacak zaman muazzamdir.
 

Okumamizi yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hizli okursak anlayamayacağimizi zannetmemizdir. Etrafindakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alişkanliği zamanla kökleşmiş hale gelir.
 

Halbuki dakikada 6 000 kelime okuyarak küçük yaşta üniversiteye giden Mariel Aragon, dakikada 2 500 kelime okuyarak ABD'yi yöneten John Kennedy hizli okuyarak daha iyi anlamanin mümkün olduğunun kanitlaridir.
 

Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak, sütun okumak, çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunlarin içinde anlama bakimindan sütun okuma en etkin olanidir. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsaniz, sütunun ortasindan bir doiru boyunca gözleri aşağiya doğru kaydirmak yeterlidir. Devamli bir çalişma sonunda sütunu tamamiyla anladiğinizi göreceksiniz.
 

Daha geniş sütunlarda da yine ayni şekilde ancak her satirda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satirda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadir. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir.
 


Çok fazla kiiisel yetenek gerektirmeyen hizli okuma tekniği ile okumak, konsantrasyonun yaninda kültüre ve sürekli egzersiz yapmaya da bağlidir. Tüm bu koşullari sağlayanlar rahatlikla dakikada 1000 kelime okuma seviyesine çikabilmektedirler.